Salı, Temmuz 22, 2014

Turist var Turist var

Uzun bir yurtdışı gezisinde olunca doğal olarak çeşitli milletlerden bizim gibi yolda olan bir sürü insanla tanışıyoruz. Sohbetler bir yerde dönüp dolaşıp Türkleri neden hiç yollarda görmüyoruz'a (başka bir konu) ve Türkiye'de geçirdikleri inanılmaz keyifli anılara geliyor.

Türkiye'den akıllarında kalan ilk şey genelde İstanbul'un camileri, hamamları, yemekleri... Sonra, başlıyorlar Anadolu'nun içlerine girmeye, bir anda başka bir ülke oluverdi diyorlar 200km gidince. Gidilecek mesafeler uzun, dolayısıyla hava kararmaya başlayınca ufak köylerde arabalarını tenha bir köşeye çekip geceyi geçiriyorlar. Akşam yatmadan önce ve sabah kalktıklarında köylülerle yaşadıkları ufak anlar, ikramlar, konuşup anlaşamasalar da bir şekilde geliştirdikleri iletişim akıllarından çıkmıyor.

Bunlar bana Avrupa'lı turistlerin anlattıklarından aklımda canlanan görüntüler. Sonra bir ara ortaya fotoğraflar geliyor, Türkiye anıları. Oğlanın burnunda kocaman metal halka, kızın göbeği açık, orada da var aynı halka. Derede yüzmüşler, konuşmuş şakalaşmışlar yerlilerle. Sonra akşam olmuş, açıp içmişler biralarını herkesin gözü önünde.

"Anadolu insanı'nı çok sevdik" diyorlar.

Seversin tabi, milletler farklı olunca, uzak bir kültürden gelen tamamen farklı bir yabancıya "yabancıdır, eder, normaldir" diyen halkım, kendi milletinden azıcık şehirli "ben" geldiğimde saçıma şortuma bile tahammül edemeyip, selamımı almayabiliyor. Merhaba demek küfür gibi zaten, selamınaleyküm diyeceksin ki işin görülsün. Hele bir de gözleri önünde içki içeceksin, bak bak bak... Ortadan akan derede bikiniyle yüzecek sevgilin de sana muhtar emmi gelip de arkadaş ne yapıyorsunuz demeyecek.

Hep böyle değil tabi, güzel anılarla, çok samimi ve açık insanlarla da tanışıp güzel vakit geçirdiğim de oluyor Anadolu'nun ortasında bir yerlerde, ama daha çok öteki türlüsü malesef, ve yabancıya öyleyken bize böylesi denk geliyor, üzülüyorum.

Bu örnek, aynı sınırlar içinde yaşayan Türkiye Halkı'nın birlikte yaşamayı zorlaştırmak için sebep üretmeye çalışmasının ufak bir örneği. Halbuki bakmayalım kimin ne yediğine, içtiğine, giydiğine. Yoksa birbirimize zararımız zorlaştırmayalım bu kadar hayatı. Aynı ülkede yaşamak için karşımızdakinin de illa aynımız olmasını beklemeyelim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder