Cuma, Kasım 08, 2013

Pakistan


...ve karşıda duran polis ''Artık sınırı geçtin, başını açabilirsin'' dedi Demet'e. Temkinli olalım, laubaliliğin lüzumu yok gibisinden teşekkür etti, böyle iyi dedi Demet de.

Sınır işlemleri komik komik binalarda yapılıyor. Hepsi briketten, bazısı çadır bezinden. Çoğu kişi anlayamasak da İngilizce konuşuyor, güzel gelişme. 26 Ekim'de sınırı geçtik fakat keklik gibi avlanmamızı engellemedi doğumgünüm :) En fazla 5$ olduğunu tahmin ettiğim otelde 20$'a kaldık. Ülkeye girdiğin ilk birkaç günde böyle ayarsızlıklar olabiliyor. Sonrasında ölçeği anlayınca fazla kazıklanmıyorsun.

Gezinin Pakistan kısmı 1900km ve 10 gün sürdü. Bunun son 3 günü arabanın bakımını yaptırmak ve Hindistan'la ilgili kitaplar okumak için sınır şehri Lahore'da geçti. Afganistan sınırı boyunca Quetta'ya kadar (haritada C noktası) araç içinde askerle, devamında Sukkur'a kadar ise (D) motosikletli veya pick-up'lı askerlerin eşliğinde geçti. Dalbandin'de (B) ve Quetta'da otelden çıkmamamız, çıkacaksak da mutlaka araçlı askerle çıkmamız söylendi. Böyle olunca haliyle ne gezdiğinden birşey anlıyor insan ne de köşesine çekilip rahatlayabiliyor.


Yolun Quetta'ya kadar olan kısmı böyle çöllerden geçiyor.
Mr. Escort ve bir kahve molamız
Bu da arkası
Sukkur'dan sonra İndus Vadisi'yle buluşunca daha verimli topraklar, dolayısıyla daha gelişmiş yerleşimlerle karşılaştık. Kuzeye ilerledikçe de bu gelişim devam etti. Öyle ki Lahore'da Pazar günü şehrin tenhalığına aldanıp bisiklete binmeye bile çıktık. Sonrasında şehrin en civcivli meydanında trafikten ilerleyemez hale gelince bisikletleri katlayıp tuktuk'a binerken çevremizde 30-40 kişiden oluşan çember unutulmazdı :)

Hafif nakliyatta eşekler, ağır nakliyatta develer :)
Kamyonlar, süs takabilsin diye 2. bir tamponları bile var.
Gelir dağılımındaki dengesizlik inanılmaz. Lahore'da bir akşam bira içmek için şehrin lüks bir oteline gittiğimizde sanki Çırağan Sarayı'nda bir davete gelmiş gibi olduk. Ayrıca sokaklarda inanılmaz lüks araçlar da az değil. Fakat bir arka sokakta kanalizasyon kaldırımın kenarından akıyor, insanlar pisliğin içinde... Eminim İslamabad'da bu dengesizlik daha bellidir.

Pazar içinde motosiklette tek başına oturan böyle çocuklar var. Tahminim babası 5 dakika bi yere gitmiş, çocuk motoru çalınmasın diye bekliyor :)


Kriket, açık ara en sevilen spor

Alkışlarla...



Lahore Badshahi Camii
Tuktukla otele dönüş
Bir de inanç konusu var. Müslümanlık vazgeçilmez ilk konu. Türk olduğumuzu öğrendiklerinde ikinci soru müslüman mısınız oluyor. Müslümanım diyorum, aman çok seviniyorlar. Yaşayışlarına bakıyorum, inançlarının yapma dediği çoğu şeyi yapıyorlar... Konu çok derin tabi ama malesef kısaca naçizane tespitim; bilimin, sorgulayan bakışın geri kaldığı toplumlarda inanç; bireyin içinde yaşadığı bir duygudan öte dışavurulduğu, dışavurulduğundan ötürü gurur duyulduğu, fanatik bir şekilde savunulduğu bir olgu haline geliyor.