Bu toprak isleri keyifliydi, guzeldi, hatta keyifli bir spor gibiydi fakat ah şu KTM'de titresim olmasa... :) Bizim ailedeki genetik eklem hassasiyetleri bende de nüksetti ve sonunda turuncu tüysiklet -guzel isim buldum bi anda :)- garajda yatmaya mahkum oldu. Buyuk Asya Turu oncesinde zaten satarim diyordum lakin Fatih'in de satmaya karar vermesiyle, bizim de is icin sermaye sikintisi olusunca bu satis daha erken oldu.
Oldu olmasina da, asil hikaye yeni sahibi Safa'nin SM jantlarini istememesiyle basladi. Iznik gezisinden doner donmez saat 17'de sokme islemine basladim. Sorunlar, acemilik, motorun sehpadan dusmesi, kaynamis civatalar derken 19'a dogru biter dedigim isin baktim daha yarisindayim. Kalamis'ta aile yemegine katilacaktik ve soz verdigimiz saate az bir zaman kalmisti. Neyse yetistik, guzel bir aksam yemegi oldu. Eve donduk ve 23'te tekrar motorun basindaydim. Tek farkla, bu sefer destek kuvvet Demet de yanimdaydi :) acik agiz, lokma, gres, lastik takozu, hepsini bi cirpida ogrendi, kesinlikle potansiyel vaadediyor. Kafa matematik kafasi ne de olsa :)
Bir elin nesi iki elin sesi derken saat 01.30'da motor ertesi gunku satisa hazir, ama ben o satis acaba 1 gun ertelenir de sabah gec kalkilir mi diye hesaplar yapiyordum :)